6 Ağustos 2012 Pazartesi

Herkes Çocuk Sever




Çocuklara yönelik cinsel istismar suçuna fanteziler ve sapkınlıklar boyutunda her gün bir yenisi eklenirken, bu konudaki bilince ne denli sahibiz bunun üzerine biraz düşünelim istedim. Dün okuduğum bir yazıda Türkiye'nin iğrenç bir yüzüyle daha karşı karşıya kaldım. Rapor Türkiye'de sadece ilk 6 ayda basında yer alabilen çocuğa yönelik cinsel istismar suçlarını içermekte. İlk 6 ayda toplamda 58 haber yer almış basında. Tabi ki bu olayın sadece basına yansıyan yüzü. Bu demek oluyor ki bizler her ay toplamda 10 vaka okumuşuz. Okumuşuz ama ne yapmışız? Kınamışız, cık cık çekmişiz, küfretmişiz, belki bir sosyal yapının basın açıklamasına katılıp protesto edebilmişiz. Peki sorunun ne denli kaynağına inmişiz. 


Sorun kaynağı üzerine pek çok sosyolojik çalışmalar, değerlendirmeler okuduk elbetteki. Bu çalışmaların sonucunda varılan yer ise daha içler acısı halde. İnsanların artık bunu bir suç olarak görmediği, hatta bu istismarın bizzat çocuğun yakın çevresinden, hatta onu korumakla yükümlü makamlardan geldiği sonucu var. Ensest ilişkiler bu konuda başı çekmekte. Peki bizlere ne oluyor da 10 yaşındaki bir kız çocuğunun dayısı amcası, abisi, babası bu kıza cinsel bir yakınlık hissedebiliyor.




 Bu konun, bu hissiyatın asla eğitimle-eğitimsizlikle alakalı olduğu kanaatinde değilim, öyle olsa okuduğumuz yurt müdürlerinin, öğretmenlerin, doktorların, taciz haberlerinin hiç biri olmamalıydı. Bu konuda araştırmalar sürerken toplumun verdiği tepki ise inanılmayacak cinsten. Bakın toplum ne diyor bunun için; "Eğer zor kullanma ve şiddet yoksa, bir duygusal bağ ve hatta evlenme niyeti var ise, bir yetişkinin, bir kız çocuğunu cinsel partner olarak görmesinde bir tuhaflık görülmüyor." 




Öğretmenlerin 9 yaşındaki öğrencileri ile cinsel ilişkilerini kendi rızası ile şeklinde açıklarken burada da bir tuhaflık görülmüyor olması esas tuhafın anlamıyla yüzleştiriyor sanırım. Çocuğun cinsel istismarına çanak tutan, bir yetişkin ile çocuğun evlenmesini normal karşılayan kültürel yapı ile yaşan bir toplumda bu konuyla mücadele ise gittikçe zorlaşmakta. Bu iğrençliklere kirlenen küçük bedenler yok oldukça, bizlerin bilinci söz konusu olacak diye düşünüyorum. Peki bunun azami miktarı nedir? Daha kaç kız çocuğu bu olaya maruz kalıyor ve kalacaktır? Vicdani rahatlıkla uyuyabilmemiz ne acı...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder