21 Temmuz 2012 Cumartesi

Başlıksız ama umutlu


Mart’tan beri bir şeyler karalamıyormuşum bloguma. Ya da karaladıklarımı yansıtmıyormuşum görüldüğü üzere. Aradan geçen dört koca ayda hayatımdaki, hayatınızdaki değişiklikleri gözetmemek tabi ki olmaz ya, biz yine her zaman ki olumluluğumuzla gülümseyip başımızı bir efendi selamıyla yana yatırıp hafif öne eğerek gözlerimizi kırparken bakarız karşımızdakinin gözlerinin içine tüm yaşam sevincimizi ona yansıtmaya çalışarak. 

İçimiz kan da ağlasa dertlerimiz, sıkıntılarımızı, hayat mücadelemiz ellerini boğazımızın üzerine olanca hırsıyla dayasa da bunu yapmak sanırım hem karşımızdakini hem de bizi bir nebze iyileştirir.

Çevremde hep yapmak istediklerinin yapamayan ve olanca umutsuzluğu ile diplere çöken insanların yüzlerine bakarken gördüğüm acıyı, paylaşamam elbette ki lakin yüzlerine dokunurken gözlerindeki ufacık bir parıltı bile can verir hayata. Bunu onlara göstermek ne güç iştir.  Bu ara bu güçlüklerle sıkça uğraşırken ruhumun sıkılmışlıklarına pek sıra gelmiyor.

Yaz gelmiş deniz tüm ışıltısıyla bize kendini bağışlarken Haydar Paşa’ya bakarken yazılan bu satırlar bile umutsuzluğun değil, umudun yanında olmak istiyor. Gözlerinizi daha iri açın. O vakit her yer Haydar Paşa güzelliğinde olmaz elbette ki ama yüreğinizin güzelliği her yeri Haydar Paşa yapar.



Sevgilerle kalın. Yüreğinizdeki masum sıcacık sevgilerle…

2 yorum:

  1. Umut, "unut"mayı da içeriyor aslında.

    Aralarındaki fonetik yakınlık değil sadece, bu iki kavramı bağlantılandırma nedenim..

    Acı tecrübelerimiz sonraki ihtimallere pozitif yaklaşmamızı da zorlaştırıyor.

    Umudunuzu hiç yitirmemeniz dileğiyle, sevgilerle..

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim naif yorumunuza.. Unutmak iyileşmektir, umut dolmaktır şüphesiz.

    YanıtlaSil